28 Şub 2006

eskil...

boynumda yağmurdan bir kolye...
ıslak taşlara oturuyorum bugünlerde...
bir siyam kedisi ve ben... pek çok şeyi geriye doğru unutuyoruz...
eski rus bir sevgilim vardı...
başka birisini göze alamam bugünlerde...
öykü safir aynalı bir salonda geçiyordu...
herşey önce çok güzel başlıyordu...
sen, gözünde siyah bir bant, beni dansa kaldırıyordun...
ben seni portekizli bir korsan sanıyordum...
sonra ortaya çıkıyordu eski bir rus soylusu olduğun...
yelkenbezi fularını çıkarıp... bir reverans yapıyordun...
odadan yavaş yavaş herkes, soylu soysuz herkes çıkıyordu...
ikimiz bir de kediler kalıyordu... hava alamıyorduk...
kapıları mühürlüyorlardı... eskil bir aşk öyküsünün içinde
kalıyorduk... biz seni portekizli bir korsan sanıyorduk...
bir siyam kedisi ve ben...

l. m.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

barbar bitkiler gibi yerlesiyorsun alana...
sen gelince bir bugu sariyor cicekleri...
uzerimizden yesil bir dalga gibi gecen sessizligi gormuyorsun...
asil barbar benim oysa YANSITAMADIGI DİLLERLE KUSATILMIS...
kapiyi hizla carptiginda bir su cizgisi yok oluyor once, sonra beni kusatan diller...
duvarlarda beliren mor lekelere bakiyorum hicbir sey soylemeden...
ona ince uzun bir yaprak uzatiyor ve diyorum ki:
...hic korkma benim dokum cam...
...olmustum...ama simdi yeniden yasayanim...
...bende hicbir sey yok bir cigliktan baska...yosun
...denizalti odalari...
...bir yagmur yatagindan baska...
LALE MULDUR :)